Davanın Kabulü – HMK Madde 312
Davanın kabul edilmesi davalıya tanınan hukuki imkan olarak karşımıza çıkmakta ise de, ilgili iradenin mahkemeye sunulması yönünden birtakım önemli bilgilerin bilinmesi fayda sağlamaktadır. Bu kapsamda davanın kabulünü soru cevap şeklinde sizlere anlatmaya çalışacağız.
Davanın Kabulü Nedir?
Mevzuatımızca davanın sona ermesini sağlayan davacı ve davalıya tanınan hukuki imkanlar bulunmaktadır. Davacı tarafın davasından feragat etmesi davanın sona ermesini sağlayan bir işlem iken, davalı tarafın da davayı kabul etmesi davanın sona ermesini sağlayan işlemler arasındadır. Hakkında açılan davanın davalı tarafından kabul edilmesi iradesi ve beyanına “Davanın Kabulü” denilmektedir.
Dikkat edileceği üzere davalı yan, davanın kabulü ile davacının dava dilekçesindeki TALEP ve SONUÇ kısmındaki tüm taleplerini kabul etmektedir. Örneğin, para alacağı dışında davacı tarafından talep edilen para alacağına uygulanan faiz oranı dahi bu işlemle kabul edilmektedir.
Davalı taraf kendisine karşı açılan her davayı kabul edemez. Davalının davayı kabul edebilmesi sadece kendisinin serbestçe tasarruf edebileceği davalarda işleme alınabilmektedir.
Davanın Kabulü Hangi Aşamada Yapılmalıdır?
Davanın kabulü, mahkemenin kararının kesinleşmesine kadar yapılabilir. Davanın kabulünün davanın hangi aşamasında yapıldığı, davacıya ödenecek olan vekalet ücreti ve yargılama gideri konusunda değişiklikler gösterdiğinden alanında profesyonel avukatlardan destek alınız.
Davanın Açılmasına Kendim Sebebiyet Verdim, Davayı Kabul Etmeli miyim?
Davanın açılmasına kendi hal ve hareketlerinizle, davranışlarınızla sebebiyet verdiyseniz, bu durumda davayı kabul etmek faydanıza olabileceği gibi zararla karşılaşmanız da mümkün hale gelecektir. Sizler bilerek ve isteyerek başkasına ait taşınmaza zarar verdiğinizde ve karşı taraf size karşı tazminat davası açtığında, ödenecek olan tutara dava süresince faiz işleyecektir. Günümüz ekonomisinde enflasyonist bir dönem söz konusu olduğundan, davanın kesinleşinceye kadar işleyecek olan faiz tutarı enflasyon oranının çok daha altında kaldığından, söz konusu ödemeniz gereken meblağı dava sonuçlanıncaya kadar değerlendirebilirsiniz.
Örnek: Davacı taraf dava dilekçesinde, dava tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesi suretiyle 100.000,00 TL tutarında bir tazminat davası açtı. Bu durumda yasal faiz oranının %24 olduğu göz önüne alındığında, davacının bir yıl sonra elde edebileceği tutar 124.000,00 TL tutarında olacaktır. Bu tutara ek olarak yargılama giderleri ve vekalet ücreti de eklenecektir. Bu durumda davalının yıl sonunda 100.000,00 TL’yi çok daha iyi bir şekilde değerlendirebilmesi mümkün ise, davanın ivedi şekilde kabul edilmesi önerilmemektedir. Günümüzde pek çok firma bu yola başvurarak şu anda ödemesi gereken tutarı dava sonuna kadar değerlendirme yoluna gitmektedir.
Davayı Kabul Ettim, Karşı Tarafın Avukatına Vekalet Ücreti Öder miyim?
Davanın kabul edilmesi durumunda kural olarak davacı vekiline vekalet ücreti ödenmesi gerekmektedir. Bu konuya AAÜT 6.maddesi şu şekilde açıklık getirmektedir;
AVUKATLIK ASGARİ ÜCRET TARİFESİ – MADDE 6
Anlaşmazlık, davanın konusuz kalması, feragat, kabul, sulh veya herhangi bir nedenle; ön inceleme tutanağı imzalanıncaya kadar giderilirse, bu Tarife hükümleriyle belirlenen ücretlerin yarısına, ön inceleme tutanağı imzalandıktan sonra giderilirse tamamına hükmolunur. Bu madde yargı mercileri tarafından hesaplanan akdi avukatlık ücreti sözleşmelerinde uygulanmaz.
İlgili maddeden de anlaşıldığı üzere, ilk duruşma olan ön inceleme duruşmasından önce davanın kabul edilmesi durumunda vekalet ücretinin yarısına hükmedilir. Şayet ilk duruşma olan ön inceleme duruşması tamamlandıktan sonra davanın kabul edilmesi durumunda vekalet ücretinin tamamına hükmedilmektedir.
Yukarıda yer alan bilgiler dışında önem arz eden bir başka düzenleme de Hukuk Muhakemesi Kanunu’nun 312.maddesinde düzenlenmiştir.
HUKUK MUHAKEMESİ KANUNU – MADDE 312
(1) Feragat veya kabul beyanında bulunan taraf, davada aleyhine hüküm verilmiş gibi yargılama giderlerini ödemeye mahkûm edilir. Feragat ve kabul, talep sonucunun sadece bir kısmına ilişkin ise yargılama giderlerine mahkûmiyet, ona göre belirlenir.
(2) Davalı, davanın açılmasına kendi hâl ve davranışıyla sebebiyet vermemiş ve yargılamanın ilk duruşmasında da davacının talep sonucunu kabul etmiş ise yargılama giderlerini ödemeye mahkûm edilmez.
İlgili maddenin ikinci fıkrasında düzenlendiği üzere, şayet davalı taraf ilgili davanın açılmasına kendi hal ve davranışıyla sebebiyet vermemişse, bu durumda davanın kabul edilmesi durumunda dahi davalı taraf yargılama giderlerini ödemek durumunda kalmayacaktır. Davalı olarak tarafınıza karşı açılan davalarda bu yola başvurmadan önce muhakkak avukatınıza danışmanız önem arz eder.
Davayı Kabul Ettikten Sonra Mahkemenin Kararına Karşı İstinaf Kanun Yolu Mümkün Müdür?
Davanın kabul edilmesine ilişkin hazırlanan “Kabul Dilekçesi” mahkeme kalemine sunulur. Daha sonra mahkeme tarafından şu şekilde bir ara karar verilir.

Mahkeme tarafından ara karar kurulmasından sonra mahkeme tarafından gerekçeli karar yazılır. İlgili gerekçeli kararda, davanın kabulünün hangi aşamada yapıldığı, davalının söz konusu davanın açılmasına hal ve davranışlarıyla sebebiyet verip vermediği değerlendirilir ve bu kapsamda yukarıda yazılı maddelere göre yargılama giderler ve vekalet ücreti hakkında hüküm tesis edilmektedir. Mahkeme tarafından tesis edilen gerekçeli karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulması mümkündür.
Örnek olması adına tarafı olduğumuz bir davada mahkeme tarafından hükmedilen gerekçeli kararın ilgili kısmını aşağıya ekliyorum;

Davayı Kabul Ettikten Sonra Davacı Aynı Olay Yönünden Tekrar Dava Açabilir mi?
Davanın kabul edilmesi işlemi davayı sona erdiren “Davanın Konusuz Kalması”, “Feragat”, “Sulh” gibi işlemlerdendir. Bu haliyle, davanın kabul edilmesi davayı sona erdireceğinden, davacı tarafından aynı konu ve talepte dava açılabilmesi mümkün değildir.